HELAL FESTİVALİ MİZDE ÇOCUKLARIMIZA ÖNCELİK VERİYORUZ
Helal endüstrisinin dikkat çekici bir şekilde yükselişi, girişimcilere tüm dünya çapında çeşitli alanlarda sınırsız fırsatlar sunmaktadır. Yenikapı Gösteri Merkezinde 1-4 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek Helal ve Tayyib Expo-Festival 2018 ‘nin merkezi ve stratejik konumu, Helal ve Tayyib endüstrisinin içinde aktif olan girişimcilerin ve hızla büyüyen bu endüstrinin içinde yer almak isteyen girişimcilerin festivali haline
Helal endüstrisinin dikkat çekici bir şekilde yükselişi, girişimcilere tüm dünya çapında çeşitli alanlarda sınırsız fırsatlar sunmaktadır. Yenikapı Gösteri Merkezinde 1-4 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek Helal ve Tayyib Expo-Festival 2018 ‘nin merkezi ve stratejik konumu, Helal ve Tayyib endüstrisinin içinde aktif olan girişimcilerin ve hızla büyüyen bu endüstrinin içinde yer almak isteyen girişimcilerin festivali haline getirmiştir. Bundan da önemlisi Helal hayatın temel unsuru olan halkla bire bir buluşma noktası olacaktır. Tüketici halkımız, perakendecilerimiz, taptancılarımız ve üretici firmalarımız ilk defa biraraya gelecek ve Helal ve Tayyib ürün ve hizmet sektör pazarının ne kadar önemli bir Pazar olduğunu birebir görme fırsatını bulacaklardır.
Bu Festivalimizde Helal ve Tayyib hayatımızın her unsurunu bulacaksınız. 4 gün sürecek Festivalimizin 4 gününü de dolu dolu yaşamak isteyeceksiniz. Helal ve Tayyib Sertifikalı Firmalarımızla iletişim kurabilecek ve GİMDES’ten Helal ve Tayyib sertifikalı ürünlerini yakından görüp bol bol tadacaksınız.
Festival boyunca; Animasyon ve Gösteriler:
RAMAZAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN!
Tüm İslam Âleminin Ramazan Bayram’ını Kutlar, Hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan Niyaz ederiz.
Bayram günleri, dertlerin alabildiğine unutulmaya çalışıldığı, sevinç ve neşe günleridir. Yüce duyguların coştuğu, muhabbet, barış, sevgi ve saygı, hislerinin mü’minler arasında alabildiğine yoğunlaştığı müstesna günlerdir. O günlerde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır. Ramazan ayı bir bakıma nefis kirlerinden ruhun arınması, temizlenmesi ayıdır. Bu arınma olayını Bayram sonrasında devam ettirebilmek önemli olmalıdır.
Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından İtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan orucu da ilk defa bu yıl farz kılınmış, bu ayı oruçla geçiren rnü’minler sonraki ayın (şevval) ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Bu sebeple bu bayrama Ramazan Bayramı denmiştir.
Ramazan Bayramının Mü’minler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, Ramazan boyunca tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle Ramazanın yaz mevsimine denk geldiği sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü’minler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar.
YETİMLERE DESTEK KAMPANYAMIZ DEVAM EDİYOR
YETİMLERE DESTEK KAMPANYAMIZ DEVAM
İslam coğrafyasındaki bitmek bilmeyen, insanın kanını donduracak katliam ve zulümlerin icra edildiği hepsi de manasız savaşlar bilhassa çocuklarımızı mağdur ediyor. Binlercesi öldürülüyor, onbinlercesi hastanelerde acılar içerisinde kıvranıyor, sakat kalarak hayatlarına devam ediyor, yüzbinlercesi annesiz babasız yetim olarak hayata tutunmaya çalışıyor. Bu çocuklar bütün bunları haketmiyorlar. Bu çocuklara sahip çıkmak zorundayız. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu çocuklara sonuna kadar sahip olmalıyız. Yetim projemizde Vakfımızın Darü’l Helal Medresesi Külliyesi gerçekleştirldiğinde mekteplerimizde de okumalarını sağlayacak, hayata meslek öğrenmiş şuurlu birer müslüman olarak hayata atılmalarını sağlayacağız. Asırlar boyunca Osmanlı atalarımız bu şekilde bütün dünyaya hizmetler götürmüştü.
Read the rest of this entry »
YEMEKTE BESMELE VE BEREKET
Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor:
Peygamber aleyhisselâm ile beraber sofra etrafında hazır olduğumuz vakit.. Allah’ın Resulü başlamadan önce ellerimizi yemeğe uzatmazdık. Bir defa Resulüllah aleyhisselâm ile beraber sofra etrafında toplanmıştık. Bir cariye, biri tarafından itilircesine gelip elini yemeğe uzatınca, Peygamber aleyhisselâm cariyenin elini tutup onu durdurdu. Ondan sonra bir Arâbî de aynı şekilde itilircesine geldi. Allah’ın Resulü bunun da elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldu ve şöyle buyurdu:
— Muhakkak ki şeytan, Allah’ın ismi anılmamak, yani besmele çekilmemek suretiyle yemeği kendisine helâl kılmaya gayret eder. Bu sebeple bu cariyeyi getirdi ve besmele çektirmeden yemeğe başlatarak, bunun vasıtasıyla yemeği kendisine helâl kılmak istedi. Bunun için cariyenin elinden tutup yemeğe başlamasını önledim. Sonra, aynı sebeple şu ârâbiyi getirdi. Onun da elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldum. Hayatımı kudreti elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, cariyenin eli ile birlikte şeytanın da eli elimde idi.
Hazreti Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor:
ALLAH SONSUZ ADALET SAHİBİDİR
Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Ey Kardeşim! Bunu asla unutmayalım ki;
Allah sonsuz adalet sahibidir. Allah her hükmünü adaletle verir. Bütün insanlar, tarih boyunca Allah katında hak ettiklerinin karşılığını almışlardır ve bundan sonra da eksiksiz olarak alacaklardır. Her insan, Allah katında yaptıklarının tam karşılığını bulur. Allah, adaletinin ahiret gününde nasıl kusursuzca tecelli edeceğini ayetlerinde şöyle bildirmektedir:
Her insan grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir ‘hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar. (İsra Suresi, 71)
De ki: “Rabbimiz (kıyamet günü) bizi birarada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (herşeyi hakkıyla) bilendir. (Sebe Suresi, 26)
Allah’ın adaletinden emin olmak ise insanın Allah’a sınırsız bir sevgi ve güvenle teslim olmasına vesile olur. Böyle bir insan hangi olayla karşılaşırsa karşılaşsın, Allah’ın adaletinin daima tecelli ettiğinden emin olur, Rabbimiz’in kendisi için yarattığı her olayı sevinçle karşılar.
Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.(Yunus Suresi, 44)
BİR KADİR GECESİNİ DAHA İDRAK EDİYORUZ…
Bu gece Kadir Gecesi. Kutsal Kitabımızın yeryüzüne indirildiği gecedir. Bu gecenin önemi hiç şüphesiz,İnsanlık tarihinin en önemli hadisesi olan kutsal Kitabımızın yeryüzü semasına indirildiği gece olmasıdır.
” Biz Onu (Kur’an-ı Kerim’i) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilirmisin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail a.s) her iş için iner dururlar. O gece esenlik, gün ağarıncaya kada sürer.” (Kadir Süresi 1-5 Ayetler)
Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, Ramazan’ın yirmi yedinci gününün gecesinde olma ihtimali yüksektir. Peygamberi miz(sav), Kadir gecesinin hangi gece olduğunu kesin şekilde belirtmemiş, ancak; “Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız” demiştir
“Kadir gecesinde bir defa, Kadir sûresini okumak, (başka zamanda) Kur”ân-ı kerîmi hatmetmekten daha sevâptır. Bu gece koyun sağma müddeti kadar namaz kılmak, ibâdet etmek, bir ay her geceyi ibâdetle geçirmekten daha kıymetlidir.”
Read the rest of this entry »
BEN ŞİMDİDEN BİR HİÇİM…
“Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen bir HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.” Hz. Mevlana.
Makam, zenginlik ve şöhret geçicidir. Önemli olan bunlara sahipken değerini ve herşeyin fani olduğunu bilmektir.
Bir gün yeni gelen Kaymakam yolda giderken, kendisini hiç umursamayan Nasrettin Hocayla karşılaşmış ve öfkeyle Hocaya sormuş:
-Sen Kimsin?
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.” Dudak büküp önemsemediğini görünce, bu defa Hoca sormuş:
ÇOCUK EĞİTİMİNDE TOPLUMUN GÖREVLERİ
Çocuklar dünyamızı aydınlatan, yaşama sevincimize vesile olan, gönüllerimizin neşesi, yarınlarımızın umudu ve üzerlerinde mesuliyetlerimiz olan varlıklardır. Dün biz çocuktuk, evvelsi gün babalarımız çocuktu. Bugün ise yarının babaları bizim çocuklarımız. Dün bizim babalarımız bizim için ne yaptılarsa bugün onun karşılığını aldılar. Bugün çocuklarımız için biz ne yaparsak yarın dünya ve ahirette de onun karşılığını alacağız. Bu değişmez nizam, ta Adem (a.s)’dan başlayıp, kıyamete dek devam edecek.
İşte bu noktada düşünmeliyiz. Bize bu kadar sorumluluklar yükleyen çocuklarımız için neler yapalım da bu sorumluluktan kurtulalım ve dünya ahiret saadetimizi kazanalım?
Bu sorumuzun cevaplarının en başında çocuklarımıza vereceğimiz eğitim gelmektedir. Çocuklarımıza acaba nasıl bir eğitim verelim ki vazifemizi yapmış olalım? Çocuklarımızı nasıl eğitelim ki eşkıya yerine evliya ruhlu insanlar olsunlar? Onlara nasıl bir yol gösterelim ki vurguncu, rüşvetçi, hortumcu olmasınlar; ırza ve namusa saygı göstersinler, helali haramı bilsinler. Allah, Peygamber, din konusunda hassas ve duyarlı olsunlar.
İHTİYARLIK HASTALIĞI
Mevlana Hazretlerinin büyük eseri Mesnevisinde yer almış ibret verici bi hikaye.
İhtiyar adamın biri, hastalanıp yatağa düşer. Çocukları doktor çağırır. Doktor gelir, hastanın şikayetlerini dinler, tansiyonunu, nabzını ölçer, sırtını dinledikten sonra:
– “Neyiniz var bey amca?” diye sordu. Hasta:
– “Ah! Sorma evladım, başım ve beynim ağrıyor.” Doktor:
– “Merak etme! Bu ağrılar hep ihtiyarlıktan.” Hasta:
– “Fakat gözümde de bulanma ve kararma var.” Doktor
“BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN BABAAA.”
Delikanlı 16 yaşında iken babası ile tartışmış ve evi terk etmişti. Buna çok öfkelenen baba, evde onun adı bile anılmayacak diye yasak koymuştu. Anne her gece evi terk eden oğlunun yatağına oturup yastığını koklayarak uyuyordu.“Oğlumu özledim, ne olur gidip arayalım, bulup getirelim” dese de, baba geri adım atmıyordu.
Aradan iki yıl geçmişti. Bugün de tam oğlunun doğum günü idi. Annenin ağlamaklı halini görünce dayanamadı baba “Şu adrese git, oğlunu gör” dedi. Ve ekledi, “Adresi benim verdiğimi de sakın söyleme” Birkaç şey daha söyledi ama anne duymuyordu bile, aklında bir tek adres kalmıştı. Anne sevinçten uçuyordu.