İNDİRİM MEVSİMİ…

Ayakkabıcı yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken sokaktaki  bir çocukonu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundanimagesQFR2O94U spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama , küçük bir dükkan için yeterliydi.

Onların en güzelini ön tarafa koyunca çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle..

Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol  kısmı dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu.

Çocuğun baktığı ayakkabılar sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan  çıkıp yola koyulduğunda adam dükkandan dışarı fırlayıp, -Küçük! Diye seslendi. Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika.

Çocuk ona dönerek –Gerçekten çok güzeller diye tebessüm etti. Ama benim bir bacağım doğuştan eksik.

Bence önemli değil diye atıldı adam. Bu dünyada herşeyi  ile tam insan yok ki. Kiminin eli eksik, Kiminin de bacağı. Kimin de aklı ya da imanı…

Küçük çocuk bir şey söyleyemiyordu.

Adam ise konuşmayı sürdürdü

Keşke imanımız eksik olacağına ayaklarımız eksik olsa idi.

Çocuğun kafası iyice karışmıstı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp- Anlayamadım dedi.Neden öyle olsun ki?

Çok basit dedi adam. Eğer  imanımız yoksa cennete giremeyiz. Ama ayaklarımız yoksa problem değil. Zaten orda tüm eksiklikler tamamlanacak. Hatta sakat insanlar sağlamlara oranla daha fazla mükafat görecekler.

Küçük çocuk bir kez  daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar bir anda hafiflemiş gibiydi.

Adam vitrine işaret ederek- Baktığın ayakkabı sana yakışır! dedi. Denemek istermisin?

Çocuk başını yanlara sallayıp, üzerinde 30 lira yazıyor, dedi. Almam mümkün değil ki!

İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım dedi adam. Bu durumda 20 liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder.

Çocuk biraz düşünüp, Ayakkabının diğer teki işe yaramaz! dedi. Onu kim alacak ki? Amma yaptın ha! diye güldü adam. Onu da sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım.

Küçük çocuğun aklı bu sözlere yatmştı. Adam sözlerine  devam ederek. Üstelik de öğrencisin değil mi? diye sordu. İkiye gidiyorum! diye cevap verdi çocuk. Üçe geçtim sayılır.

Tamam işte dedi adam 5 lira da öğrenci indirimi yapsak geri kalır 5 lira.. O da zaten pazarlık payı olur. Bu ayakkabı senindir, sattım gitti.

Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi.İçerideki raflar onun beğendiği modelin aynısı ile doluydu. Ama adam vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Çıkarttığı eskiyi göstererek. Benim satış işlemim bitti dedi. Sen de bana bunu satsan memnun olurum.

Şaka mı yapıyorsunuz? diye kekeledi , çocuk. Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı para eder mi? Sen çok cahil kalmışsın be arkadaş, dedi adam. Antika eşyalardan  haberin yok her halde.

Bir antika  ne kadar eski ise o kadar fazla para eder. Bu yüzden ayakkabın bence en az 30-40 lira eder.

Küçük çocuk arttarda yaşadığı şokları üzerinden atabilmiş değildi.  Mutlaka  bir rüyada olmalıydı. Hem de hayatımdaki en güzel rüya. Adamın, heyecandan terleyen avucuna sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra 10 liralık banknotu geri vererek. Bana göre 20 lira yeterli dedi, çocuk. İndirim mevsimi başlattınız , ya!

Adam onu kırmayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük  kondurdu. Her nedense içi içine  sığmıyordu. Eğer  bütün mallarını bir günde satsa böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk yavaşça yerinde doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç  duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip, Babam haklıymış! dedi. Sakat olduğum için üzülmeme hiç gerek yok! demişti.

Bu yazıyı sizlere aktarırken çok duygulandım. İnanın ağlayarak tamamladım.

Sağlık ve selamet dileklerimle…

Yoruma kapalıdır.